30 Kasım 2009 Pazartesi

SAHTE AŞKLAR

adının anlamı teninin kokusuydu,
başka bir ten kokusu karışmadan önce
biraz rüzgar biraz da güneş kokuyordu saçların.
başka bir rüzgarlara kapılmadan önce

ne desem faydasız, çaresiz kaldım
dumanla doldurdum beynimi, içkiye kaldım.
dudaklarımı mühürledim aşk sözcüklerine
sen gittikten sonra aşksız kaldım
yaslandım yorgunluğun ızdırabına
yavaş yavaş nefes almaya başladım
karardı gözlerim, görmedim, tanımadım
toprak kokusuna karışarak, batıyordum
sonuma yaklaştıkça acılar yeniden geliyordu
beni sadece acılarım seviyordu.
haykırışlara bulaşsada kalemin mürekkebi
düşlerimde canlanan kan kokusu özlemi
içimde yarım kalan yarınlarım...

EYLÜL BİR BAŞKADIR

mevsimler gelir, mevsimler geçer gözlerinden.
ben en çok son baharı severim.
hangi ay etkiledi diye sorarsan; derinden.
bilirsin ki ben en çok eylül'ü severim.

sarıldığımda düşlere kaybolur hüzünlerim.
ne keder kalır ne de efkarlı bir şarkı.
eylül'de başladı bütün sevgilerim.
titreyen dudağımda hafiften bir fısıltı..


sözlüklerde arayıp da bulamadığım sevdam.
hayalin ise her zaman yanımdadır.
seninle tamamlansın bütün hatıram.
herkes bilir ki eylül bir başkadır...

YAĞMUR SİYAH YAĞAR

sen giderken,
yağmur siyah yağar görmezsin
tutuşur aydınlıklar,
kaybolur umutlar, bilmezsin.
içkili sabahlara uyanır güneş
sağır yalnızlıklar kalır elimde.
sen giderken,
yağmur siyah yağar görmezsin.

sen giderken,
gökyüzü söndürür yıldızları, istemesemde
yüzüme hapseder,
zindan koyusu karanlıkları, sevmesemde.
kaderin derin uçurumuna düşerim.
yırtarım uğruna yazdığım satırları.
sen giderken
gökyüzü söndürür yıldızları, istemesemde...

sen giderken
ardından usulca ağlarım, duymazsın.
bitirirsin herşeyi,
yaşananları unutur, hatırlamazsın
geriye bakmak anlamsız gelir sana
silersin sana söylediğim sözleri
sen giderken
ardından usulca ağlarım, duymazsın

YALNIZLIĞIM

sitem etmedim sen giderken
sadece ağladım sessizce
acı çektim elbet
kimseye belli etmedim
sevdamı kalbimde sakladım
sensiz nefes almaya çalıştım
yokluğuna sandığımdan çabuk alıştım


dönmeni istermiyim bilmiyorum
çünkü artık seni düşünmüyorum
kalemim ismini yazamıyor
tenim bile artık sen kokmuyor.
gözyaşım zaten hiç akmıyor.
aşk sanırım yavaş yavaş yok oluyor.
güller soluyor istemsizce
ardından artık kimse koşmuyor
çünkü sen aldattın
ben aldandım
ve sen benim için
geçici bir yalnızlıktın...

SENİ ANLATMAK

kırık parmaklarla şiir yazmak kadar zor seni anlatmak
ve seni anlatmak, kırılan parmakları buzdan sigarayla yakmak.
kalbin ortasına paslı hançerler saplamak.
ya da güneşi siyaha boyamak
sabaha kadar defter karalamak.
yankılanan sesler içinde yalnız bir ses olarak kalmak
utanmak,
gözlerine her bakışta kızarmak
cehennemde değilde cennette yanmak,
ecelin kelepçesini çözüp, prangalara vurmak,
zamanı geldiğinde kaçmak,
zaman bittiğinde durmak
aslında seni anlatmak
uçurumdan dudaklarına doğru atlamak...

HİSSET BENİ DUDAKLARINDA

Kaç geceyi sabaha bağladım üşüyerek.
Göğsümde koca bir boşluk…
Ya kalbimi sende bıraktım,
Ya da sen hiç yaslanmadın göğsüme.
Kalbimin atışına şahit olmadın.
Hissetmedin yüreğimin adınla çarpışını.
Ve bilmedin adının bende yarattığı etkiyi.
Düşünmek bile heyecan vericiydi seni.
Sana yakın olmak, dokunmak bebek tenine,
Yağmura dokunmak kadar etkileyiciydi.....

KAÇIYOR ZAMAN

Gözlerinde tutuklu kalan bir bahar,
O baharda da saklanmış kalbim var.
Gerçek anlamından uzaklaşmış aşk;
Ve hayalin gerçekliğin kadar yakın.
Saatler durur seni düşünürken,
Reddeder ilerlemeyi yelkovan..

KALBİMDEN GELEN SES

sarılmak güneşin yakıcı sevasına
hissetmek kırık bir kaatın çekilmez acısını
yarım kalan bir resim gibi utanarak, biraz da çıplak
dokunurum yıldız yıldız akan ırmaklara


ısınırken en muhtaç olduğum saatler
üşür güneş, küle döner denizler
kaybolur gözlerim gözlerinin sokağında
kalbim elinde sanki, duygularım ağında
ağladığımı zannetme, gözyaşlarım gülüyor.
gülümsediğim karanlık, aydınlığı arıyor.

KALBİME GELEN

yağmur süpürür gölgeleri
ıslanır güneş ağlayan gözlerimde.
kalemim zihnime çizer resmini
sigara gibi zehirlisin, bedenimde
nerede zamanın geçmesini bekleyen saatler?
nerede kanatlarını açmış gelen rüzgar?
benim ardımda bir tek hüzünlerim var.
o hüzünlerin ardında da yanan deniz kırıntıları.
kalbimin harabesinde adımlayamdığım umut yıkıntıları.
mehtabın ayak sesiyle uyanırım elbet.
kendi kendime kurduğum yaşanan gaflet.
utanır mumlar altında yazılan karanlık satırlar.
sözlerim çıkmaz sokağında kayboluşunu hatırlar.
ve martılar…

öykülerdeki kadar kusursuzluk var teninde.
kırılan kollarımla uzandığım hayat, seninle
yastığa boğulurcasına sarılır gözyaşlarım
“arkadaşlarım” dediğim sana yazılan aşk şarkılarım.
yaprak yaprak dökülür uğruna şiirlerim.
sen uzaklara gitsende ben beklerim.
bileklerim kelepçelenir, hücrelerde sürünürüm.
istesem ruhumu ellerimle öldürürüm.

İSYANIM YOK

Adını son kez andım bugün,
Son kez dokundum hayallerimde dudaklarına.
Son kez yaşadım yaşadığımı sandıklarımı,
Ve son kez ağladım suçlu benişim gibi.
Sarhoş olup gecenin en ucundaki saatte,
Büyüdüm penceremde yağan çiğ taneleriyle.
Üç yıl oldu bir kere bakmadın ama,
Ne isyan ederim, ne kin duyarım sana…

SANA

satırlarmıydı uğruna tükenen.
yoksa bir kalpmiydi sevginle zedelenen.
batık gemilerdi belki belirsiz rüyalarım.
ya da gemilerimin gözlerinde batmasıydı.
ne farkederdi ki; zaten yoktum sende.
hiç olmamıştım, yer almamıştım sözlerinde.
sadece bir isimdim, bir de yıkık bedenli cisim.
saatlerim camların yansımasına layık bir resim.
son kadehte yine sarhoş bir hasret yaşıyordum.
sigaramı içime çekerken utanarak,
sen gözlerimde mışıl mışıl uyuyordun.
tenin yakıyordu tenimi;
küllerimle rüzgara savruluyordum.

ÜZGÜNÜM

ıslanmış dudaklarımda kalmamış tebessüm.
kalmamış gözlerimin ferinde hayaller.
bitip tükenmiş dağ gibi ümitler.
dilimde bir küfür kalmış yokluğuna
sarıp sarmalamış mavililikleri; hayat doluluğuna.
ve ömür sevdası;
kaybolur gider ölümün sıcak soluğuna.
ezberine bir harf daha katan vedalar.
yaralar tırnaklarla kazınmış baş harfleri
ellerimde ellerindeki o küçük kalpleri…

YAŞAM VE ÖLÜM

nefes almak…
sadece nefes almak…
yaşamak.
hissettiğin gibi yaşamak.
hayatın dümenini istediğin yöne kırıp,
istediğin an istediğin güneşe bakmak.
ya da atlamak bi köprüden koyu karanlıkara…
ölmek…
acımadan, göz kırpmadan ölmek.
düşünmeden hiç bir şeyi, sadece ölmek en güzeli.
yarın için beklememek kimseyi, hiç bir şeyi.
unutmak mutluluğu ve öfkeyi.
sarılmak yok artık içimdeki ümitlere.
sarsılsamda, yalnız kalsamda muhtacım hüzünlere..

YOKSUN

Sensizliğe sessiz atılan bir adımdı adın.
Yüreğimin kaldırımlarında iz bırakıyordu.
Bir tadımlık hayal tadında hayatım
Seninle yeni bir ömür keşfediyordu.
Sorgulanan düşünceler ağıt yakarken umutlarıma
Zincirlere vurduğum kalbim pas tutuyordu.
Kurusıkı yzılan her şiirde
Satırlar o güzel ismini haykırıyordu.
Çaresizce gözlerini gözleyen gözlerimse,
Yavaş yavaş donmaya başlıyordu.
Hayalin sislerin ardından gizleniyor;
Seni arayan ellerim,ellerinin yokluğunun acısıyla kıvranıyordu.
Her saniyeye yokluğunu yükledikçe
İsyankar bedenime kalan tek şey;
Biraz hasret,biraz sevda,biraz sen,
Birde yosun tutmuş yürek kalıyordu…

BİR SEN YOKSUN...

Solmasını beklediğim umutlarım var;
Bitmesini beklediğim mutluluklar gibi.
Karanlığı aydınlatan gözlerin var;
Güneşin yeryüzünü ışıkla boyadığı gibi.
Uğruna yazdığım satırlarım var.
Yokluğunun varlığına kafa tutar sanki.
Gecelerim var upuzun…
Birde o gecelerde senle başlayan hayaller.
Bedenim var yaralar içinde;
İçinden kabuk bağlayan hançer kırıntıları olan.
Sonra;mavi denizlerim var,
Yelkenlerimi kollarına koşarcasına açtığım.
Rüyalardan denizlerine parıltılar saçtığım...

BEN SANA YAKIŞMIYORUM

Adının anlamı teninin kokusuydu.
Biraz rüzgar biraz da güneş kokuyordu saçların.
Ve gözlerin senin için büyüttüğüm umutlar kadar parlaktı.
Senin nefes alışın benim nefes alışımdı sanki.
Yaşamak daha bir güzel görünüyordu sana baktıkça.
Ve hayalin bile beni sen yapmaya yetiyordu.
Sen farkında olmasan da,
Üşüyen kalbim ellerinde ısınıyordu.
Geceyi titrettikçe dudaklarından çıkan kelimeler.
Dudaklarıma bir dem ıslaklık katıyordu.
Soğuk ve karanlık düşünceler örümcek ağına takılıyor.
Hüzün ve hasret gün batımı rengi kurşunlanıyordu.
Ağlamak bile şarkılıydı seni düşündükçe.
Gözyaşlarım toprak kadar kuru, ateş kadar yakıcıydı.
Bir de sevgiler katdığım zaman;
Gözlerimde kan kokan bir bakış oluşuyordu.
Yorulan melekler bile sana bakarak dinleniyordu.
Belkide bütün melekler senden ilham alıyordu.
Anlamsız bir nefes daha çektikçe içime.
Candan vazgeçmek mantıklı bir hale geliyordu.
Zaten sensiz olmayan mantığım,
Özgürleşmeye çalıştıkça sana esir oluyordu.
Ve beynim seni çağırıyordu her gün.
Sen gelmedikçe de isyanın pençesinde parçalanıyordu.
Zaten kalbim çaresi olmayan bir hastalığa yakalanmıştı.
Kısaca bu hastalığa aşk deniliyordu.
Yarınımı, bu günümü harcayan da buydu;
Benim sana olan aşkımdı…

Belki senin için küçük bir mum aleviydi.
Ama bu alev benim güneşimin parçasıydı.
Sevdan o kadar yakmıştı ki beni.
Yağan yağmurlar bile söndüremiyordu bedenimi.
Masalsı bir aşk yaşamak isterken seninle,
sen benim için masal olmuştun artık.
Başka bir kalpte kalbin, kalbinde de başka bir kalp vardı.
Bense başıboş yürüyordum tükenmiş kalbimle.
Ellerimden tutan anılar ismini anıyordu.
Tabularım da yıkılmıştı zaten.

Oysa sen benim baharımdın.
Bu baharda yosun tutmuştum ben.
Neler yaptım senden kopmak için ama
Bir türlü sökemedim içimden seni
Çıkmaz sokaklarda kaybolmuştum sanki.
Sessizce isyan ediyordum alın yazıma.
Niye seni bana yazmadı diye küfrediyordum.
çok canım yanıyordu, dayanamıyordum, acıyordum.
Şimdi düşünüyorum ve anlamaya çalışıyorum.
Galiba ben sana hiç yakışmıyorum.